HER FERD, KİŞİ, ŞAHSİYET ANA UNSUR (SES) BİLİNCİ İLEİSTEDİĞİ DİLİ (SESİ) RAHATLIKLA ÖĞRENEBİLECEK!.. |
''BİLİM DÜNYASI ÖNE SÜRÜLEN HER TÜRLÜ YENİ FİKİR VE TARTIŞMAYI SANSÜRLEMEKTEDİR. NASIL MI? İNTERNETTE VE MEDYADA KURDUKLARI GÖRÜNMEZ BİR AĞ İLE. İŞLERİNE GELENİ YAYINLAYIP İŞLERİNE GELMEYENİ SINIRLAYAN BİR SİSTEM KURMUŞLAR KENDİLERİNE.''
(ALİCE DREGER)
...
İNANMASI ÇOK ZOR AMA; TÜRKÇE, İNGİLİZCE, ALMANCADA...
TÜM KELİMELER YANLIŞ TELAFFUZ EDİLİYOR!
DİL; KENDİNİ BİZE ÖĞRETMEYEREK, SEVDİRMEYEREK
EN ACI ŞEKİLDE İNTİKAMINI ALIYOR!
TÜRKİYE'DE DİLİN DOĞASINA (SESİNE) SALDIRI VARDIR,
SAYGISIZLIK VARDIR!
ADETA DİLİN DOĞASI (SESLERİ) KATLEDİLMİŞTİR,
VE BU HALA DEVAM ETMEKTEDİR!
EĞER BİR CANLININ TABİATINI (SESİNİ) YOK EDERSEN,
ODA SENİ YOK EDER!
DİL (SES) CANLIDIR; DİLİN CANINA (SESİNE) MÜDAHALE EDERSEN,
O DA SENİN ÜLKENE MÜDAHALE EDER!
DİLİN DOĞASI 'SES'TİR, SES OLMADAN DİL OLMAZ!
MATEMATİĞİN DOĞASI 'SAYI'DIR, SAYI OLMADAN MATEMATİK OLMAZ!
İKİYE ÜÇ DİYEMEZSİN, A'YA DA E DİYEMEZSİN!..
A'YA E DER İSEN, İKİYE ÜÇ DEMİŞ OLURSUN!..
OKULLARIMIZDA 'SES BİLİNCİ' VERİLMİYOR!..
SES YOK, DİL YOK, EĞİTİM YOK!
...
HALA İNGİLİZCE AĞIRLIKLI EĞİTİM YA DA
YABANCI DİLLE ÖĞRETİM YAPALIM DİYENLERE
SES-LENİYORUM...
İNGİLİZCE AĞIRLIKLI ÖĞRETİM YA DA YABANCI DİLDE EĞİTİM YAPMAK;
EN BAŞTA ANADOLU TOPRAKLARINA (TÜRKÇE, KÜRTÇE...) İHANETTİR...
TÜRKÇE, KÜRTÇE... İNGİLİZCEYE ESİR DÜŞMÜŞTÜR!
TÜRKİYE'NİN EĞİTİM SİSTEMİNİ
YILLARDIR İÇİMİZDEKİ İNGİLİZ AKLI YÖNETİYOR...
ADAMLAR İNGİLİZCEYİ RESMEN SİLAH OLARAK KULLANIYOR!
BEYİNLER SÖMÜRÜLÜYOR, HATTA ÖLDÜRÜLÜYOR...
"EĞİTİMDE İNGİLİZ DARBESİ"
"EĞİTİME İNGİLİZCE İLE DARBE"
YABANCI DİL AĞIRLIKLI MÜFREDAT İLE 5. SINIFA İNGİLİZCE ÖĞRETME YALANI, DOLANI, DARBESİ...
HAZIRLIK SINIFLARI AÇTIK OLMADI;
ANADOLU LİSELERİ AÇTIK OLMADI;
BİR SÜRÜ DERSLİK YAPTIK OLMADI;
BİR SÜRÜ ÖĞRETMEN ALDIK OLMADI;
BİR SÜRÜ ÖZEL OKUL AÇTIK OLMADI;
İNGİLİZCEYİ ANAOKULUNA KADAR İNDİRDİK OLMADI;
YABANCI DİLDE EĞİTİM YAPTIK OLMADI;
YURT DIŞINA ÖĞRENCİ-ÖĞRETMEN-HOCA GÖNDERDİK OLMADI;
İNGİLİZLERDEN TONLARCA KİTAP ALDIK OLMADI...
NE YAPSAK OLMUYOR!
BİRİLERİ TÜRKİYE (TÜRKÇE) İLE GERÇEKTEN DALGA GEÇİYOR...
İNGİLİZLER BİZE HER TÜRLÜ KALLEŞLİĞİ YAPTI;
BİZ HALA ONLARA AKIL DANIŞIYORUZ!
DÜNYADA YABANCI DİL AĞIRLIKLI EĞİTİM ANCAK VE ANCAK SÖMÜRÜLEN ÜLKELERDE VARDIR...
ÜLKEMİZDE BIRAKIN BAŞKA DERSİ; ANADİL TÜRKÇE ÖĞRENİLMİYOR, DENETLENMİYOR! TÜRKÇE YOK...
BİLİM DİYOR Kİ: "ÇOCUKLARINIZA ANADİLİNİ (TÜRKÇE...) EN İYİ BİÇİMDE ÖĞRET, GERİSİ KENDİLİĞİNDEN GELİR..."
ANCAK ÜLKEMİZDE TÜRKÇE ÖĞRETİLME-MEKTEDİR...
HER ŞEY TÜRKÇE (ANADİL) ÖĞRENİMİNE BAĞLIDIR!
TÜRKÇE ÖĞRENİMİ OLMADIĞI İÇİN, EĞİTİM ÇÖKMÜŞTÜR...
"SES BİLİNCİ"
"SES TEMELLİ DİL"
"TÜRKÇE TEMELLİ EĞİTİM"
NEDEN ÜLKEMİZDE TÜRKÇEYİ BİTİRDİLER?
TÜRKÇEYE NE KADAR DEĞER VERİR İSEN,
EĞİTİM O KADAR YERLİ VE MİLLİ OLUR...
TÜRKÇEYE DEĞER VERİLMEDİĞİ İÇİN,
EĞİTİM YERLİ VE MİLLİ DEĞİLDİR!
...
YABANCILAR VE YERLEŞİK DÜZEN YILLARCA TÜRKİYE'NİN SESİNİ=DİLİNİ=EĞİTİMİNİ SÖMÜRDÜ;
TÜRKİYE'DE SES BİLİNCİ VE TÜRKÇE ÖĞRENİMİ ÇÖKMÜŞTÜR, BİTMİŞTİR!
ARTIK BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR IŞIĞINDA SES BİLİNCİ VE DİL EĞİTİMİ OKULLARIMIZDA VERİLMELİDİR, VERİLECEKTİR...
...
"YERLİveMİLLİTÜRKİYE"
=
"SESBİLİNCİveANADİLTÜRKÇEBİLİNCİ"
...
DEVLETİ YÖNETEN İNSANLARIN
TOPLUM ÖNÜNDE YABANCI DİLDE (İNGİLİZCE...) KONUŞMASI
KESİNLİKLE YERLİ VE MİLLİ DEĞİLDİR!
...
CUMHURBAŞKANI R. TAYYİP ERDOĞAN
"Eğitimi öğrenci formatlama veya adam devşirme aracı olarak gören zihniyetlere karşı yürüttüğümüz mücadele, gerçekten çok zorlu geçti. Bugün eğitimde köklü bir değişim için çok daha uygun bir zemine ve şartlara sahip olduğumuza inanıyorum."
Değerler eğitiminin eğitim sisteminin merkezine yerleştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü bu konuda alarm zillerinin çaldığını duyabiliyoruz. Gençlerimiz anasınıfından, üniversite eğitiminin sonuna kadar, 17-18 yıllık bir eğitim sürecinden geçiyor. Bu uzun dönemin sonunda gençlerimiz diline, tarihine, ecdadına, kültür ve medeniyetine yabancı bir şekilde hayata atılıyorsa, burada çok ciddi bir sorun var demektir. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir eğitim sisteminde böyle bir arızi durumun bulunduğunu sanmıyorum. Bu konuda çocuklarımızı, gençlerimizi suçlamayacağız. Dönüp, kendimizi sorgulayacağız ve hakikati böyle bulacağız. Elbette ilim Çin´de de olsa, Amerika´da da olsa gidip alacağız ama bunu yaparken kendi özümüzden kopmayacağız" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerlilik ve milliliğin, her konuda olduğu gibi eğitimde de temel ilke olması gerektiğini ifade ederek, gelecek dönemin, bu konuda gereken adımların hep birlikte atılacağı farklı bir dönem olacağını kaydetti.
20.03.2016 (www.meb.gov.tr)
...
BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU
''KENDİ ANA DİLİNİ İYİ ÖĞRENEMEYEN BİRİ DE
DİĞER DİLLERE VAKIF OLAMAZ"
Türkçe öğretmenlerine seslenen Davutoğlu, Türkçenin çok güzel öğretilmesi gerektiğini, matematik ve Türkçe eğitiminin yan yana gittiğini, matematiksel düşünce öğrenemeyenin dil eğitiminin zayıf olduğunu, dilini bilmeyenin matematiği de bilemeyeceğini çünkü her şeyin kavramsal çerçeveyle anlatıldığını söyledi.
1980'lerde bir grup İngilizce öğretmenin, "Türkiye'de iyi eğitim verilsin, lisanı iyice öğrensin Türkiye'de öğretmenlik yapsın" diye yurt dışına gönderildiğini, ancak istenilen verimin alınamadığını anımsatan Davutoğlu, İngiltere'den gelen raporda ise bu durumla ilgili "Maalesef öğretmenlerinize İngilizce öğretmekte zorluk çektik. Sebebini araştırınca fark ettik ki kendi dillerini iyi öğrenememişler" açıklamasının yapıldığını aktardı.
Başbakan Davutoğlu, "Bir dili öğrenemeyen diğer dili öğrenemez. Kendi ana dilini iyi öğrenemeyen biri de diğer dillere vakıf olamaz."
31 Mart 2016
...Bakan Avcı, “Öğrencilerimize ana dillerini, Türkçe’yi yeterince öğretemediğimiz için yabancı dillerin öğretiminde de zorluk yaşıyoruz. Türkçe öğretimini ciddiyetle gözden geçirmeye ihtiyacımız var ve geçiriyoruz” dedi.
Avcı, “Uluslararası Dil Eğitimi Konferansı”nda ele alınacak dil öğretimi konusunun, Türkiye eğitim sisteminin en önde gelen meselelerinden biri olduğunu da belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Öğrencilerimize ana dillerini, Türkçe’yi yeterince öğretemediğimiz için yabancı dillerin öğretiminde de eğitiminde de zorluklar yaşıyoruz. Artık her yerde ve her fırsatta sorulur hale gelen ‘Neden yabancı dil öğrenemiyoruz veya öğretemiyoruz?’ sorusunun cevabını ararken bakmamız gereken yerlerden birisi de bu. Okullarımızdaki Türkçe öğretimini ciddiyetle gözden geçirmeye ihtiyacımız var ve geçiriyoruz. Öğrencilerimiz 30 soruluk bir Türkçe testindeki soruların çoğunu doğru cevaplandırabiliyorlar fakat düzgün, etkili birkaç cümle yazamıyorlarsa dikkatlerimizi Türkçe eğitimine yöneltmeli, yöntemlerimizi gözden geçirmeliyiz.”
Avcı, birkaç yüz kelimeden ibaret bir Türkçe’yle çocukluğun sonsuz alemine hitap etmenin, onları etkilemenin, onların ilgilerini dildeki nüanslara, inceliklere, benzetmelere çekmenin mümkün olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Bizim, Yunus Emre’nin, Evliya Çelebi’nin, Dede Korkut’un ışıltılı Türkçesine ihtiyacımız var. Bilmeliyiz ki Türk edebiyatının bin yıllık muazzam birikimi, Türkçe eğitimini cazip kılacak hazine değerinde bir kaynaktır. Türkçe öğretimi, bir alanın, bir bilim alanının sınırları içine hapsedilmemelidir. Bütün öğretmenlerimizin, Türkçe’yi etkili ve verimli, güzel kullanmaları ve öğrencilerimizi de bu konuda dikkatle takip etmeleri zaruridir. Yabancı dil öğretmenlerimizin de Türkçe’yi iyi bilip kullanmaları, inanıyorum ki yabancı dil öğretmede makus talihimizi değiştirecektir. Dil öğretimi ve aslında bütün eğitimimiz hayata dair, hayatla yakın ve hayatla iç içe olmalıdır.
(11 Haziran 2014)
HALA ÜLKEMİZDE ORTAÖĞRETİM VE ÜNİVERSİTELERDE
İNGİLİZCE, ALMANCA, FRANSIZCA HAZIRLIK SINIFLARI VARDIR;
GÖZ GÖRE GÖRE YILLARDIR ÇOCUKLARIMIZI ZEHİRLİYORUZ,
EN ACI VE UTANÇ VERİCİ TARAFI İSE BUNUN EN GÖZDE
OKULLARIMIZDA YAPILIYOR OLMASI!
...
HARF TEMELLİ DİL ÖĞRENİMİNE 'HAYIR',
HAZIRLIK SINIFLARINA 'HAYIR',
YABANCI DİLLE EĞİTİME 'HAYIR'!
SES TEMELLİ DİL ÖĞRENİMİNE 'EVET',
ANADİL TEMELLİ EĞİTİME 'EVET'!
...
TÜRKİYE'DE SES ÖĞRENİMİ, ANADİL ÖĞRENİMİ TEPETAKLAK
OLDUĞUNDAN MİLLİ EĞİTİM YOLUNU ŞAŞIRMIŞ DURUMDADIR!
SES ÖĞRENİMİ, TÜRKÇE ÖĞRENİMİ NE KADAR SAĞLAM OLURSA;
MİLLİ EĞİTİM O KADAR SAĞLAM OLUR...
SES ÖĞRENİMİ, TÜRKÇE ÖĞRENİMİ NE KADAR SAĞLAM OLURSA;
YABANCI DİL, MATEMATİK, FEN... EĞİTİMİ O KADAR SAĞLAM OLUR...
SES ÖĞRENİMİ, TÜRKÇE ÖĞRENİMİ SAĞLAM OLURSA;
TÜRKİYE'NİN YILLARDIR KANINI EMEN YABANCI DİLDE EĞİTİM
YOK OLUR, ARTIK ÜLKEMİZDE YAŞAYAMAZ!..
SES ÖĞRENİMİ YOK, SES ÖĞRENİMİNİN DENETİMİ HİÇ YOK;
TÜRKÇE ÖĞRENİMİ YOK, TÜRKÇENİN DENETİMİ HİÇ YOK!..
BU ÜLKEDE MİLLİ EĞİTİM BU KADAR MI BAŞI BOŞ;
BU KADAR MI DENETİMSİZ!..
TÜRKİYE'DE DERSHANECİLİK DÜZENSİZLİĞİ;
TAMAMEN PARA ODAKLI,
ÜLKEYİ APTALLAŞTIRAN, ROBOTLAŞTIRAN, GERİYE KÖTÜREN,
SORGULATMAYAN, BİLİMDEN UZAKLAŞTIRAN, EZBERCİ BİR
DÜZENSİZLİKTİR!..
TÜRKİYE, BIRAKIN DİĞER DERSLERİ KENDİ DİLİNİ (TÜRKÇE) BİLE
ÖĞRETEMEYEN BİR ÜLKE KONUMUNDA DÜNYADA!..
TÜRKÇE, İNGİLİZCE... EĞİTİMİNDE BİLE BİR İŞE YARAMAYAN
DERSHANELER
BU ÜLKEYE ZARARDAN BAŞKA NE VEREBİLİR Kİ!..
ÖĞRENCİLERİ SIRAYA DİZMEYİ (SÖZDE BAŞARI SIRASI)
-DEVLETİN DE KATKISIYLA- KENDİLERİNE GÖREV EDİNMİŞLER...
DERSHANE NE SONUÇ NE SEBEP, BENCE PARA!..
ANCAK TÜM BUNLARIN BAŞ SORUMLUSU DEVLETTİR (MEB),
BURADA EN SON SUÇLANACAK KİŞİLER ÖĞRETMENLERDİR...
.........
SES |
HECE |
SÖZCÜK |
CÜMLE |
TÜRKÇE, FRANSIZCA, İSPANYOLCA...'hece zamanlı'; İNGİLİZCE, ALMANCA...'vurgu zamanlı' DİLLERDİR. .......... |
STRESS-TIMING = ENGLISH... SYLLABLE-TIMING = TURKISH NEDEN MEB YABANCI 'DİL = SES' EĞİTİMİNDE SON DERECE BAŞARISIZ...? KARAR SİZLERİN... |
NEDEN TÜRKİYE' DE 'YABANCI DİL EĞİTİMİ'
2. KONU
1-DİNLEME ÖĞRETİMİ
''Gerçekten çok güzel bir çalışma... Çok ayrıntılı ele alınmış... Uzun zaman, emek ve çaba harcandığı çok açık... Elinize sağlık."...Kendi anadilimizden başalayarak dilleri hep seslerle öğreniriz. Önce sesleri duyarız, sesleri anlarız... Seslerin içinde sayısız iletişim unsuru vardır. Mutluluğumuz, neşemiz, güleryüzümüz, öfkemiz, kızgınlığımız hep sesimize yansır. Bir çocuk bir bebek önce annesinin seslerine tepki verir. Dili ondan öğrenir. Biraz büyüyünce seslerdeki farklılık-lardan yeryüzünde çeşitli dillerin, çeşitli iletişim biçimlerinin olduğunu anlar. Dilbilimci Saussure'ün bize öğrettikleri doğrultusunda fonetik dediğimiz sesbilimin dil öğrenimin-deki yerini ayrıca vurgulamak zorundayız. Bu bağlamda Sedat Erdoğan'ın İngilizce ses-bilimi çalışması alana ışık tutacak niteliktedir. Dil öğrenimi sürekli karşılaştırma gerek-tirdiğinden Sedat Erdoğan'ın çalışması yalnızca İngilizce açısından değil diğer dillerin öğrenimi açısından ve özellikle kendi dilimizin sesbilgisi özellikleri açısından da çok önemli ve yararlı bir çalışmadır. Sedat Erdoğan'a zaman, emek ve çaba ürünü çalışma-sından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum...''
Yrd. Doç. Dr. Sezai Arusoğlu, Hacettepe Üni. Ed. Fak.
Mütercim-Tercümanlık Bölümü
............
''İngilizcenin yabancı dil olarak öğretiminde önemli bir boyut olan ses öğretimindeki boşluğu doldurmaya aday bir kitaptır.''
Yrd. Doç. Dr. Nuray Alagözlü
5. KONU
YABANCI DİL ÖĞRENMEK İSTEYENLERİN DİKKATİNE!
6. KONU
BU KİTABI YAZMAYA BAŞLAMAMIN EN BÜYÜK NEDENİ:Dünyada bu konu ile ilgili ON BİNLERCE araştırma ve ONLARCA deneyli fonetik çalışması yapılmıştır.Bu çalışmalar sonucunda “sesle başlayan ve sistemli ses eğitimi” alanların dili kolaylıkla öğrendikleri ortaya çıkmıştır. |
NEDEN YABANCI DİLLERİ ÖĞRENEMİYORUZ, ÖĞRETEMİYORUZ?
ÇÜNKÜ DİLİN EN ÖNEMLİ PARÇASINA (SESLETİM) HİÇ ÖNEM VERMİYORUZ.
BİR DİLİN SES BİLGİSİ, O DİLİN ŞİFRESİDİR, ANAYASASIDIR.
BU KİTAPTA, GERÇEK TÜRKİYE TÜRKÇESİ, GERÇEK AMERİKAN İNGİLİZCESİ ve GERÇEK İNGİLTERE İNGİLİZCESİ KARŞILAŞTIRILARAK GENEL OKURA SUNULMUŞTUR.
æ |
ʌ |
e |
ɪ |
ə |
ɒ |
ʊ |
ɑː | iː | ɔː | ɜː | uː |
aɪ | eɪ | ɔɪ | aʊ | əʊ | eə | ɪə | ʊə |
aɪə | eɪə | ɔɪə | aʊə | əʊə |
b | dʒ | d | ð | g | ʒ | l | m | n | ŋ | r | v | w | j | z |
tʃ | f | h | k | p | s | ʃ | t | θ |
UZUN YILLARDIR (YAKLAŞIK 20 YIL)
ANADOLU LİSELERİNİN İÇİNDEYİM.
=
İNGİLİZCE VE TÜRKÇE
FARKLI DİLLERDEN, EN ÇOK ETKİLENEN DİLLERİN BAŞINDADIR.
=
BİRÇOK KELİME, FARKLI DİLLERDEN GELEREK
İNGİLİZCE VE TÜRKÇENİN SES DÜZENİNE UYUM SAĞLAMIŞTIR.
STRESS-TIMED LANGUAGES
1-ENGLISH
2-RUSSIAN
3-ARABIC
4-SWEDISH
5-EUROPEAN PORTUGUESE
6-GERMAN
SYLLABLE-TIMED LANGUAGES
1-TURKISH
2-SPANISH
3-ITALIAN
4-FRENCH
5-BRAZILIAN PORTUGUESE
6-CHINESE
...........
ALLAH AŞKINA BU MEMLEKETTE
'GRAMERİN (DİL BİLGİSİ) NE ANLAMA GELDİĞİNİ BİLEN YOK MU?'
VARSA HEMEN ÇIKIP ANLATSIN,
YOKSA BU 'GRAMER' İŞİ ÇAKALLARA KALACAK!..
...........
GRAMERİN ANLAMINI BİLE BİLMEYEN KİŞİ VEYA KURUMLAR
DİL (SES) EĞİTİMİNİ DÜZELTECEKMİŞLER!..
BUNLAR ANCAK DİL (SES) EĞİTİMİNİN İÇİNE EDERLER!..
...........
BİLİM İNSANLARI NEDEN ÇIKIP 'GRAMER'İN NE OLDUĞUNU
İNSANLARA ANLATMIYOR...
BU KADAR MI ÜRKEK BİR TOPLUM OLDUK YOKSA BU MEMLEKETTE
BİLİM İNSANLARI MI GERÇEK BİLİM İNSANI DEĞİL!..
...........
GERÇEK GRAMERİN NE OLDUĞUNU SON KEZ SÖYLÜYORUM.
GRAMER (DİL BİLGİSİ)
=
SES, HECE, KELİME, CÜMLE
ANA, İLK, TEMEL, ÖZ GRAMER KONUSU SES TİR.
.........
ALLAH AŞKINA BİRİ BANA SÖYLESİN,
HANGİ OKULDA VEYA KURUMDA,
ANA KURAL OLAN 'SES ÖĞRETİMİ' YAPILMAKTADIR?
HİÇBİR YERDE GERÇEK 'SES ÖĞRETİMİ' YOK!..
..........
ANA SES ÖĞRETİMİ BİLE YAPILMAYAN BİR ÜLKEDE,
YABANCI SES ÖĞRETİMİ NASIL YAPILABİLİR!..
İNANIN BU KADAR KAFA YORAN BİRİSİ OLARAK KENDİM
BU SORUYA CEVAP BULMAKTA ZORLANIYORUM.
.........
SES TEMELLİ DİL;
ANADİL TEMELLİ EĞİTİM;
BİLGİ TEMELLİ TÜRKİYE...
........
2014 TÜRKİYE /'ses'letim/
MEB, UZUN SÜREDİR YAPTIĞI YANLIŞIN FARKINA VARIP, DOĞRU DİL (SES) EĞİTİMİ İÇİN DÜĞMEYE BASACAK!.. |
TÜRKİYE'DE HİÇ KİMSE 'SES' BİLMİYOR!..
BIRAKIN İNGİLİZCE, ALMANCA, İSPANYOLCA, ÇİNCE, RUSÇAYI; TÜRKÇENİN SESLERİ BİLE OKULLARDA ÖĞRENİLMEMEKTEDİR!..
SES BİLMEDEN DİL OLMAZ, DİL BİLMEDEN EDEBİYAT OLMAZ, EDEBİYAT BİLMEDEN BİLİM OLMAZ...
...
NECİP ÜÇOK, ÖZCAN BAŞKAN, SİBEL HİŞMANOĞLU,
OKTAY SİNANOĞLU... DİL (SES) EĞİTİMİ İÇİN
(GEREKTİĞİNDE HAYATLARINI VERECEK KADAR)
ÇOK UĞRAŞTILAR; ANCAK DERİN YAPIYI BİR TÜRLÜ
AŞAMADILAR!..
40 YILDIR OKTAY SİNANOĞLU GİBİ BİR DEĞER ANLAŞILAMADI!
TÜRKİYE İÇİN GERÇEKTEN ÇOK DÜŞÜNDÜRÜCÜ...
...
BİZ TÜRKİYE, BİZE GÖRE FARKLI İNSANLARI, EĞER YABANCIYSA HOŞGÖRÜYLE KARŞILIYORUZ;
BİZDENSE ALAY EDİYORUZ, HAKARET EDİYORUZ!..
BEN DE DEFALARCA ALAY EDİLDİM, HAKARETE UĞRADIM;
DEFALARCA İNCELEME, SORUŞTURMAYA MARUZ KALDIM...
DOĞAL OLARAK BÖYLE DURUMLARDA MOBBİNG KAÇINILMAZ!
SONUÇTA, KISA VADEDE BEN KAYBETSEM BİLE;
UZUN VADEDE TÜRKİYE KAZANACAK...
...
2014 TÜRKİYE
/'ses'letim/
MEB, UZUN SÜREDİR YAPTIĞI YANLIŞIN FARKINA VARIP, DOĞRU DİL (SES) EĞİTİMİ İÇİN DÜĞMEYE BASACAK!.. |
...
NEDEN İNGİLİZCE ÖĞRENEMİYORUZ?
Şimdi genel olarak İngilizce öğrenmek bizim için niye zor onu anlatayım elimden geldiğince. Farkına varmamız gereken şu: İngilizce okunuşu farklı yazılışı farklı bir dil, ana dilimiz olan Türkçe de ise böyle bir fark yok. Bu farkındalık yaratılmadığı sürece ana dil daima baskın olacaktır ve İngilizce öğrenimi tam olarak gerçekleşmeyecektir. Örneğin bu farkı hesaba katmadan İngilizce öğrenirsek “calm” kelimesini telaffuz ederken ana dilimizde “l” harfını görünce okumaya programlanmış beynimiz baskın gelecek ve biz bu kelime içerisindeki “l” harfini de okuyacağız. Ama kelime İngilizcedir ve İngiliz dilinde bazen bazı harfler okunmamaktadır. Yani “calm” kelimesi telaffuz edilirken /kalm/ şeklinde değil /kaam/şeklinde telaffuz edilmektedir. İngilizcenin ses yapısını bilmediğimiz sürece ana dilimiz baskın bir şekilde öğreneceğiz ve yanlış öğrendiğimizin farkında bile olmadan bir an gelecek “Neden İngilizce öğrenemiyorum?” diyeceğiz.
Anadilimiz Türkçe “syllable-timed” yani “hece zamanlı” bir dil iken İngilizce “stress-timed” yani “vurgu zamanlı” bir dildir. Açıklayalım, bu ne demek dersek şöyle ki Türkçe konuşurken vurgu her hecede eşit olarak söylenir. Yani “mesela” derken her heceyi eşit olarak vurgularız. “me-se-la” yı söylerken biz “me”yi uzatip “meee-se-la" ya da “se”yi uzatıp “me-seeeee-la” demeyiz, vurguyu eşit olarak dağıtırız: “me-se-la” diye söyleriz. Her heceyi yaklaşık olarak eşit zaman içinde söyleriz. Böyle olunca hece sayısı fazla olunca konuşma zamanı da uzun olur, hece sayısı kısa olunca konuşma süresi kısalır. Dilimizin ritmi de bu vurgu dağılım içinde oluşmuştur.
İngilizce’de ise Türkçedekinden farklı olarak vurgu her hecede eşit olarak söylenmiyor, dilin kendi ritmi içinde akması için söylerken hecelere verilen vurgunun süresi değişebiliyor. Bazı heceler uzun vurguluyken bazı heceler kısa vurgulu bazen de neredeyse duyulmayacak kadar kısa vurgulu olabiliyor. Böyle olunca da cümledeki hece sayısı artmasına rağmen söylenme süresi uzamıyor.
Örneğin şu cümlelere bakalım:
Cats eat cheese.
The cats eat cheese.
The cats eat the cheese.
The cats will eat the cheese.
The cats will be eating the cheese.
Her yeni cümlede hece sayısı arttı fakat cümleleri söyleme süremiz uzamadı. Çünkü vurguyu her heceye eşit olarak vermedik. Çok kısa olarak duyulması bile zor şekilde vurguladığımız kelimeler oldu: the, will, be. Bu şekilde dilin aynı ritim içinde akmasını sağladık.
Dilin ritmini bozmamak için bazı heceler vurgulanmıyor yani yuvarlanıp yutuluyor arada bazı heceler. Örnekleyelim hemen: “cup of tea” yi tek tek cup-of-tea diye hecelere eşit vurgu vererek biz okuruz çünkü anadilimiz de böyle okuyoruz ama İngiliz dilinde vurgu hecelere eşit verilmiyor demiştik ya, bu durumda “cup of” yerine “cuppa” diye okuyacağız, iki ayrı heceye eşit vurgu vermedik, “cup” ve “of” olarak iki ayrı hecede vurguyu eşit dağıtmıyoruz, ayrı ayrı heceler birleşiyor ve hızla da okursak “kapə”(ters “e” şeklinde gördüğümüz sesi ağzımızı çok açmadan, çenemizi aşağı doğru gevşek bırakarak biraz sessiz bir “a” ya da vurgusuz “ı” sesi gibi çıkarabilirsek sesi yakaladık demektir) olarak bir çırpıda okuyoruz. “cup of tea” yi eşit vurgulu üç ayrı hecede söylemek yerine ikinci heceyi vurgulamadan yuvarlayarak vurguyu son hecede söylüyoruz : “kapətii” . Bütün heceler birleşti, hecelerin vurgusu değişti dikkat edersek, kısacık bir zamanda, bir çırpıda söyleyiverdik.
Yani İngilizcede hecenin kendisi önemli değil, vurgu önemli. İngilizce de hecelerdeki vurgu kelimenin anlamını da değiştirebiliyor. Örneğin record kelimesinde okurken vurgu ikinci heceye verilirse-reCORD-, kelimenin anlamı “kaydetmek” oluyor görevi fiil oluyor, vurgu ilk heceye verilirse -REcord-, kelimenin anlamı “kayıt” oluyor görevi isim oluyor.
Dil yapıları arasındaki farkı umarım biraz anlatabilmişimdir. İşte iki dil arasındaki bu fark İngilizce konuşurken ve dinlerken bize sıkıntı çıkarıyor ve eğer bu farkındalık üzerinden dili öğrenmemişsek “İngilizce konuşamıyorum ve İngilizce konuşulanları anlamıyorum” diyoruz.
Sonuç olarak İngilizceyi öğrenirken İngilizcenin Türkçe’den farklı bir dil ailesinden geldiğini unutmadan, İngilizce ses bilgisinin Türkçe ses bilgisinden farklı olduğunu anlayalım. Bu farklılık içinde İngilizceyi kendi ses kuralları içinde öğrenelim ve ana dilimizin baskın olduğu durumların hemen farkına varıp bu baskınlığı engelleyici çalışmalar yapalım. Böyle bir çalışmanın sonunda önce İngilizce konuşulanları anlamaya ve daha sonra da İngilizce konuşmaya başlarız ve İngilizce öğrenimi eğlenceli ve motive edici hale gelir. Tecrübeyle sabittir arkadaşlar.
(ingilteredenpaylasimlar.blogspot.com.tr 11/05/2015)
...
PROF.DR. SİNAN BAYRAKTAROĞLU
Türkiye Yabancı Dille Eğitim Sevdasından Vazgeçmeli!..
Türkiye’de en başta anadili eğitimi olarak Türkçe eğitiminin bugünkü çağdaş, bilimsel ve pedagojik temellere oturtulamadığını bunun da yabancı dil eğitiminde başarısızlığa neden olan en önemli faktör olduğunu söyledi. Bayraktaroğlu, bunun ötesinde Türkiye’de yabancı dille eğitim yapma sevdasına kapılmanın da Türkiye için büyük bir yanılgı olduğunu vurguladı.
1- Önemle belirtmek isteriz ki ortaöğretimden uluslararası kriterlere göre A2(2) gibi alt düzeyde bir yabancı dil bilgisiyle gelip yükseköğretimin hazırlık sınıfında 32-38 haftalık bir sürede, yabancı dille eğitim yapabilmek için zorunlu olan B2-C1 uluslararası yeterlilik seviyesine ulaşmak, bugün birçok üniversitedeki yabancı dil eğitimi uygulamalarıyla gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir hedeftir.
2- Bu nedenle bugün Türkiye’de İngilizceyle eğitim yapan sadece iki-üç tane en prestijli üniversite, en az B2 düzeyini uluslararası sınav ölçekleriyle kanıtlayana dek hazırlık eğitimlerini uzatmaya öğrencilerini zorlamakta. Maalesef, vakıf üniversitelerinin büyük çoğunluğu, yaşadıkları rekabet ortamında, öğrencilerini kaybetme endişesi içerisinde ticari kaygılarla bu zorlamayı yapmaktan kaçınmakta.
3- Dolayısıyla öğrenciler 32-38 haftalık hazırlık eğitimi sonucunda, henüz yeterli seviyeye erişememişken ve üniversite üst yönetimlerinin de onların artık yabancı dille eğitim görebileceklerini(!), durumun hiç de öyle olmadığını pekâlâ bilmelerine rağmen, varsaymaları üzerine, lisans programına devam edebilmekteler. Başka bir deyişle, öğrenciler daha ‘yürümeye’ başlamadan ‘koşmaya’ mecbur bırakılmakta.
4- Bu da lisans düzeyindeki tüm alan derslerinin eğitim kalitesini olumsuz yönde etkilemekte. Oysa yabancı dil, bu üniversitelerin öğrenci ve velilere vaat ettiği uluslararası nitelikteki eğitimin anahtarını teşkil etmekte.
5- Söylemle eylemin birbirini tutmadığı böyle bir uygulamanın etik bir eğitim faaliyeti olmadığı açıktır. Böylesi bir uygulama, çocuklarının en iyi biçimde yetişmeleri için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan ailelerin istismar edilmelerinden başka bir şey değildir.
6- Bugünkü uygulanış biçimiyle İngilizceyle eğitim, öğrencilerin İngilizce olarak verilen derslerde anlatılanları anlamakta zorlanmasına, not tutamamasına, okuduklarını algılamamasına, kendilerini yazılı ve sözlü olarak güvenle ifade edememesine, soru soramamasına ve bunun sonucunda ezberciliğe yönelmesine, derse ilgilerinin azalmasına ve motivasyonlarının düşmesine yol açmakta. Özellikle sosyal konuları içeren dersler, geniş bir sözcük hazinesi ve tartışma gerektirdiğinden, öğrenciler çaresizlikten pasif bir konuma itilmekte ve iletişim etkinliğinden yoksun bırakılarak haklı gerekçeyle Türkçeye başvurmak zorunda kalmakta.
7- İngilizceyle eğitim yapan üniversitelerdeki sınav kâğıtları incelendiğinde bu tür eğitimin ciddi boyutlarda yanılgılarla uygulandığı ve bunun sonucunda da eğitim sistemi içerisinde telafisi zor yaralar açtığı görülmekte.
8- Birçok somut sınav kâğıdı örneğinde görüleceği üzere, öğrenciler ne Türkçe ne de İngilizce olan, bir dilsel sistemden (sözdizimsel, anlambilimsel, sesbilimsel, dilbilgisel) yoksun, ne olduğu belirsiz, anlaşılması güç, yapay bir ifade türü kullanmaya itilmekte ve analitik düşünme becerisini geliştirici metin türü cevapları üretememekte. Daha da vahim olarak, öğrenciler bırakın yabancı dilde yorum yapmayı, kendi anadilinde dahi üretken ve yaratıcı olmalarına yarayacak, ‘olmazsa olmaz’ dil kullanım becerilerini edindirebilecek bir eğitim ortamından yoksun bırakılmakta.
9- Böylesine karmaşık ve belirsiz bir öğretim ve öğrenim ortamı birçok öğretim üyesini zor duruma sokmakta, öğretim faaliyetlerinde gereğiyle verimli olamamalarına ve üniversitenin eğitim kalitesini de büyük ölçüde olumsuz yönde etkilemelerine yol açmakta.
10- Yabancı dille eğitim, bir öğrencinin akademik derslerini takip edebilmesi için ilgili yabancı dilde okuduğunu anlayabilme, satırlar arasındaki anlamlılığı kavrayabilme, dinlediğini-duyduğunu doğru algılayıp yorumlayabilme, amacını rahatlıkla yazılı ve sözlü olarak ifade edebilme, sorgulayabilme, tartışabilme, sunum yapabilme gibi tüm bu dil kullanım becerilerinin eşit oranla üst seviyede öğrenilmiş olarak özümsenmesi esasına dayanır. Başka bir deyişle, bir öğrencinin aynen anadilinde olduğu gibi ilgili yabancı dilde de düşünebilmesi, algılayabilmesi, sorun çözümleyebilmesi, üretken ve yaratıcı olabilmesi için bu becerileri uygulamaya sokarak etkin bir iletişimsel dil yetisini edinmiş olduğunu öngörür.
11- Önemle belirtmek isteriz ki eğitimini kısmen (% 30 oranında) yabancı dilde yapan üniversiteler, öğrencilerine tek bir alan dersini dahi yabancı dilde verebilmek için lisans anabilim müfredatları paralelinde, öğrenciye öncelikle o dersi takip edebilecek ileri düzeyde, (B2-C1) uluslararası sınav ölçekleriyle kanıtlanabilecek (en az IELTS toplam 6 veya TOEFL IBT toplam 85 puan vb.) bir yabancı dil eğitimi sağlamakla sorumludur.
12- Öte yandan üniversite adaylarının, İngilizceyle eğitim yapan üniversite tercihlerinde, ilgili fakülte ve bölümlerde meslek derslerini İngilizceyle verecek öğretim üyelerinin kim olduğunu ve mesleki uzmanlığın ötesinde İngilizceye ne denli hâkim olduğunu araştırması gerekir.
13- Uluslararası kalite kriterlerine göre, bir öğretim elemanının yabancı dilde ders verebilmesi için uluslararası sınav ölçekleriyle en az C1 (IELTS 7.5 ve üstü puan; TOEFL IBT 110/120 üstü puan; Cambridge Proficiency başarı belgesi), tercihen C2 (IELTS 8.5 ve üstü puan; TOEFL IBT 115/120 puan; Cambridge Proficiency en az B başarı belgesi) düzeyinde kendisini kanıtlaması gerekir.
14- Oysa bugün YÖK tarafından belirlenen uygulamaya göre, ÖSYM tarafından düzenlenen ÜDS/KPDS’den en az 80 puan almış öğretim elemanları İngilizce olarak ders vermeye yetkili kılınmıştır.
15- Ancak ne var ki ÜDS/KPDS, yabancı dilin sadece dilbilgisi, kelime hazinesi ve okuduğunu anlayabilme becerilerini ölçen sınavlardır. Konuşma, dinlediğini anlama ve yazma becerilerini ölçen sınav türleri değildir. Bu nedenle ÜDS/KPDS’nin diğer uluslararası sınavlarla eşdeğer kabul edilmesinin hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur. Dolayısıyla bu sınavlar, bir öğretim elemanının yabancı dile hâkim olup olmadığını ölçen sınavlar olmadığı gibi, o öğretim elemanının da yabancı dilde ders verebileceğini kanıtlayan ölçekler değildir.
16- Diğer taraftan, meslek dersi veren öğretim üyesinin İngilizcesinin yeterli olduğu varsayımı altında, bir yabancı dil öğreniminin, yabancı dille eğitim yoluyla o dili sınıfta işlevsel hale getirip kolaylaştırabileceği iddia edilebilir. Ancak bilimsel temele oturmayan böylesine dolaylı bir uygulama ne kuramsal ne de uygulamalı olarak pedagojik niteliğe sahip bir yabancı dil öğretim-öğrenim yöntemidir.
17- Bir yabancı dilin derste işlevsellik kazanabilmesi, onun öncelikle sözünü etmiş olduğumuz birbirine içsel bağlantılı dil kullanım becerilerinin aynı oranda ve ileri düzeyde öğrenci tarafından edinilmesine bağlıdır. Dilin işlevsel verimliliği ve dolayısıyla derste hedeflenen akademik kalite ancak bundan sonra mümkün olabilir. Çünkü etkin bir dil yetisi, yabancı dilde eğitim alan öğrencilerin akademik başarılarının anahtarıdır.
18- Bu gerçekleşemediği takdirde hem öğrenci hem de öğretim üyesinin altından kalkılması mümkün olmayan birçok sorunla karşılaşacağı ve buna bağlı olarak ilgili kuruluştaki akademik kalite düzeyinin de olumsuz yönde etkileneceği bilimsel bir gerçektir.
19- Kaldı ki yabancı dille eğitim yoluyla yabancı dilin lisans derslerindeki işlevselliğinin, alan derslerini veren öğretim üyelerince gerçekleşeceğini varsaymak, o zamana dek oluşan yanılgılar zincirine bir halkası daha eklemekte. Zira alan dersleri veren öğretim üyeleri kendi alanlarının uzmanıdır ve onlardan ayrıca yabancı dil eğitim uzmanı olmaları beklenemez.
20- Kısaca, “Yabancı dille öğretim, bir yabancı dil öğretme yöntemi değildir”. Bu bilimsel bir gerçektir.
21- Bu nedenle üniversite tercihini yapacak öğrencilerin verimli bir üniversite eğitimi görebilmesi için ‘İngilizceyle öğretim’ ile ‘İngilizce öğretimi’ arasındaki farkın bilincinde olması gerekir. Yani başvuruda bulundukları üniversitelerin öncelikle hazırlık okullarındaki İngilizce eğitiminin lisans düzeyinde dersleri İngilizceyle takip edebilmek için gerekli altyapıyı oluşturup oluşturmadıklarını, daha sonra da mezuniyetlerine kadar İngilizce eğitimini uluslararası sınav ölçekleriyle belirlenmiş kalite kriterleri düzeyinde sağlayıp sağlamadığını sorgulaması ve tercihlerini de buna göre yapması büyük önem taşımakta.
22- Bu konuda üniversite adaylarının ve onların ebeveynlerinin endişelerini gidermek amacıyla, başta YÖK ve yazılı-görsel basın olmak üzere tüm üniversitelerin üst yönetimlerine büyük sorumluluk düştüğü düşüncesindeyiz.
23- Üniversitelerde uluslararası kalite düzeyinde etkin yabancı dil öğretim-öğrenim plan ve programlarının düzenlenmesinin ve buna bağlı olarak, kamuoyuna şeffaf kalite güvencesi sağlayarak mevcut uygulamaların sıkı denetim altına alınmasının sosyal, ahlaki, mesleki ve ulusal bir sorumluluk getirdiğini ilgililerin takdirine bırakıyorum.
Türkiye Yabancı Dille Eğitim Sevdasından Vazgeçmeli!..
PROF.DR. SİNAN BAYRAKTAROĞLU